BUNDAN sonra yer üzerine, ve deniz üzerine, ve her hangi bir ağaç üzerine
yel esmesin diye, yerin dört yelini tutarak, yerin dört köşesi üzerinde duran
dört melek gördüm.
2. Ve hay olan Allahın mührü kendisinde olarak, şarktan çıkan başka bir
melek gördüm; ve yere ve denize zarar etmek kendilerine verilmiş olan dört meleğe
büyük sesle çağırıp dedi:
3. Biz alınları üzerine Allahımızın kullarını mühürleyinciye kadar, yere ve
denize ve ağaçlara zarar etmeyin.
4. Ve mühürlenmiş olanların sayısını işittim; İsrail oğullarının her
sıptından, yüz kırk dört bin mühürlenmişti.
5. Yahuda sıptından on iki bin mühürlenmişti;
Ruben sıptından on iki bin,
Gad sıptından on iki bin,
6. Aşer sıptından on iki bin,
Naftali sıptından on iki bin,
Manasse sıptından on iki bin,
7. Şimeon sıptından on iki bin,
Levi sıptından on iki bin,
İssakar sıptından on iki bin,
8. Zebulun sıptından on iki bin,
Yusuf sıptından on iki bin,
Benyamin sıptından on iki bin mühürlenmişti.
9. Bu şeylerden sonra gördüm, ve işte, beyaz kaftanlarla giyinmiş ve
ellerinde hurma dalları ile tahtın önünde ve Kuzunun önünde durmakta olan, her
milletten ve sıptlardan ve kavmlardan ve dillerden, kimsenin saymağa kadir
olmadığı büyük kalabalık vardı;
10. ve büyük sesle çağırıp diyorlardı:
Kurtarış, taht üzerinde oturan Allahımıza ve Kuzuya mahsustur.
11. Ve bütün melekler tahtın ve ihtiyarların ve dört canlı mahlûkun
etrafında duruyorlardı, ve tahtın önüne yüzüstü kapandılar, ve Allaha secde
kılarak dediler:
12. Amin. Bereket ve izzet ve hikmet ve şükran ve hürmet ve kuvvet ve
kudret Allahımıza ebetler ebedince olsun. Amin.
13. Ve ihtiyarlardan biri bana cevap vererek dedi: Beyaz kaftanlarla
giyinmiş olan bunlar kimlerdir, ve nereden geldiler?
14. Ve ona dedim: Ey efendim, sen bilirsin. Ve bana dedi: Bunlar o büyük
sıkıntıdan gelenlerdir, ve kaftanlarını yıkadılar, ve onları Kuzunun kanında
beyaz ettiler.
15. Bunun için Allahın tahtının önündedirler, ve onun mabedinde gündüz ve
gece ona hizmet ediyorlar; ve taht üzerinde oturan, çadırını onların üzerine
kuracaktır.
16. Artık acıkmıyacaklar ve artık susamıyacaklar; ve ne güneş, ne de bir
sıcaklık onlara vurmıyacaktır;
17. çünkü tahtın ortasında olan Kuzu onları güdecek, ve hayat sularının
pınarlarına onları götürecek; ve Allah gözlerinden bütün gözyaşlarını
silecektir.