VE yeni bir gökle yeni bir yer gördüm; çünkü evelki gök ve evelki yer
geçtiler; ve artık deniz yok.
2. Ve mukaddes şehri, yeni Yeruşalimi, kendi zevci için hazırlanmış süslü
bir gelin gibi, gökün içinden Allahtan inmekte gördüm.
3. Ve tahttan büyük bir ses işittim: İşte, Allahın çadırı insanlarla
beraberdir, ve kendisi onlarla beraber oturacaktır, ve onlar kendi kavmları
olacaklar, ve Allah kendisi onlarla olacaktır;
4. ve gözlerinden bütün gözyaşlarını silecek; ve artık ölüm olmıyacak; ve
artık matem ve ağlayış ve acı da olmıyacak; çünkü evelki şeyler geçtiler, dedi.
5. Ve tahtta oturan dedi: İşte, her şeyi yeni yapıyorum. Ve: Yaz, çünkü bu
sözler sadık ve hakikîdirler, dedi.
6. Ve bana dedi: Oldu. Alfa ve Omega,
başlangıç ve son benim. Ben susamış olana hayat suyunun pınarından meccanen
vereceğim.
7. Galip olan bu şeyleri miras alacak; ve ona Allah olacağım, ve o bana
oğul olacak.
8. Fakat korkaklara ve iman etmiyenlere ve mekruhlara ve katillere ve
zanilere ve büyücülere ve putperestlere ve bütün yalancılara gelince, onların
hissesi, ateş ve kükürtle yanan göldedir; ikinci ölüm budur.
9. Ve kendilerinde son yedi belâ ile dolu yedi tas olan yedi melekten biri
geldi; ve benimle söyleşip dedi: Buraya gel, Kuzunun zevcesi olan gelini sana
göstereceğim.
10. Ve beni Ruhta büyük ve yüksek bir dağa götürdü, ve bana mukaddes şehri,
Yeruşalimi, gökün içinden, Allahtan inmekte gösterdi;
11. onda Allahın izzeti vardı; onun nuru billurlaşan yeşim taşı gibi çok
kıymetli taşa benzerdi;
12. büyük ve yüksek duvarı, on iki kapısı ve kapılarda on iki melek vardı;
ve kapılar üzerine yazılmış adlar vardı; bunlar İsrail oğullarının on iki
sıptının adlarıdır;
13. şarktan üç kapı, ve şimalden üç kapı, ve cenuptan üç kapı, ve garptan
üç kapı vardı.
14. Ve şehir duvarının on iki temeli, ve onların üzerinde Kuzunun on iki
resulünün on iki adı vardır.
15. Ve benimle söyleşenin elinde şehri ve onun kapılarını ve onun duvarını
ölçsün diye, ölçü olarak bir altın kamış vardı.
16. Ve şehir dört köşeli olup onun uzunluğu genişliği kadardır. Ve şehri
kamışla ölçtü, on iki bin ok atımı idi; onun uzunluğu ve genişliği ve
yüksekliği müsavidir.
17. Ve onun duvarını ölçtü; insan ölçüsüne, yani, meleğin ölçüsüne göre yüz
kırk dört arşındı.
18. Ve duvarının yapısı yeşim, ve şehir saf cama benzer saf altındı.
19. Şehir duvarının temelleri her nevi kıymetli taşlarla bezenmişti.
Birinci temel yeşim, ikincisi safir, üçüncüsü alaca akik, dördüncüsü zümrüt,
20. beşincisi beyaz akik, altıncısı kırmızı akik, yedincisi sarı yakut,
sekizincisi gök zümrüt, dokuzuncusu zebercet, onuncusu sarıca zümrüt,
onbirincisi gök yakut, onikincisi mor yakut idi.
21. Ve on iki kapı on iki inci, kapıların her biri bir inciden idi; ve
şehrin sokağı şeffaf cam gibi saf altındı.
22. Ve onda mabet görmedim; çünkü her şeye kadir olan Rab Allah, ve Kuzu
onun mabedidir,
23. Ve şehir kendisini aydınlatmak için güneşe ve aya muhtaç değildir;
çünkü onu Allahın izzeti nurlandırır, ve Kuzu onun çerağıdır.
24. Ve milletler onun nurunda yürüyecekler; ve dünyanın kıralları
izzetlerini onun içine getirecekler.
25. Ve gündüz onun kapıları asla kapanmıyacaktır (çünkü orada gece
olmıyacaktır);
26. ve milletlerin izzetini ve şerefini onun içine getireceklerdir;
27. ve onun içine bayağı, yahut pislik yapan ve yalan söyliyen değil, ancak
Kuzunun hayat kitabında yazılmış olanlar girecektir.